Bursa 1 Şubesi

MEMUR-SEN 5. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı ve Memur-Sen Genel Başkan Adayı Ali Yalçın Memur-Sen 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuşma yaptı

 

            Konuşmasına Memur-Sen Kurucu Genel Başkanı Mehmet Akif İnan’ı anarak başlayan Yalçın, “Onursal Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’ya kadar saymakla bitiremeyeceğimiz; teşkilatımıza hizmet etmiş dava adamlarımızdan ahrete irtihal edenlerimize rahmet diliyor. Nöbeti devreden ya da nöbete devam edenlerimize minnet, hürmet ve şükranlarımı sunuyorum” dedi.

 

 

Vesayetten arınmış yeni Türkiye

             Türkiye’nin hem devlet hem de millet olarak, sivil siyasetin ve sivil toplumun neredeyse bir asra yakın süre vesayet altına alındığını vurgulayan Yalçın, bu sürecin ortak akılla, milli iradenin gücüyle geride bırakıldığını ifade etti. 2002’den sonra millet ve onun seçtiği iradenin iş birliğiyle gerçekleştirilen sessiz devrimlerle; sivilleşmenin, sivil siyasetin ve nihayetinde sivil toplum örgütlenmesinin önünün açıldığını dile getiren Yalçın, “1’lerle başladığımız yürüyüşümüz 111 oldu, 1111 oldu ve 1 milyon 111 olma hedefiyle devam ediyor. Memur-Sen ailesi olarak bugün yeni bir dönemin başlangıcındayız.

Türkiye ise milletin büyük çoğunluğunun özümsediği ve benimsediği ‘Yeni Türkiye’ vizyonuna doğru yol alıyor. Millete ve medeniyete dair beklentilerin arttığı bu yeni dönemde sivil siyaset ve sivil toplum; sorunlar üzerinden hesaplaşmayı değil, çözümler üzerinde uzlaşmayı merkeze almalıdır. Önümüzdeki 4 yıllık dönemde de bu tarzımızı, sorunlardan beslenmeyi reddeden tavrımızı sürdüreceğiz. Biz istiyoruz ki, birlikte çözelim, birlikle çözelim” diye konuştu.

 

 

Omuz omuza yola devam

                Birlikte hareket ederek bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini belirten Yalçın, kol kola girip, birlikteliği muhafaza ederek, ‘vesayet düzenine ve küresel şebekelerin operasyonlarına yenik Türkiye’ hayali kuranların hevesleri kursağında bırakılacağını söyledi.

“Birlikle yolculuk yaparsak, Hira Dağı’nın meftunları, Olimpos Dağı’nın meczuplarına galebe çalacaktır” diyen Yalçın, şöyle devam etti: “Bu ülkede hak ve özgürlükler hep baskı altına alındı. Yıllarca, kamu görevlilerine örgütlenme hakkı verilmedi. Sendikalı kamu görevlisi, devletin bekası için tehdit olarak görüldü. Kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkına sahip olması devlet açısından felaket, kamu maliyesi için en büyük afet olarak gösterildi. Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkını mücadele ederek aldık, bize dayatılan korkuları birlikte yendik. İki dönem toplu sözleşme görüşmesi yaptık. Devlet yok olmadı, kamu maliyesi de batmadı. Ancak, sendikal haklar sacayağının hâlâ bir ayağı eksik. Gelin onu da bu dönem birlikte tamamlayalım. Örgütlenme ve toplu sözleşme hakkının tekemmül etmesini sağlayacak ‘grev hakkını’ bu dönemde hayata geçirelim, siyaset hakkını da birlikte getirelim. Master yapmış, doktora yapmış, dil bilen, çözüm geliştiren, millete hizmet, insana hürmet sunan kamu görevlilerinin birikimini, enerjisini siyasete kazandıralım. Artık bu ülkede; insan hak ve özgürlüklerinin maliyeti değil, mahiyeti konuşulmalıdır.”

 

 

                                                         Eğitim ve kültürde öze dönülmesini istiyoruz

         Geride kalan dönemde her alana çok önemli mesafeler kaydedildiğinin altını çizen Yalçın, halen asıl hedefe ulaşılamadığını, atılması gereken bir çok adım olduğunu hatırlattı. Yalçın, yeni dönemde ‘Yeni Türkiye’ hedefi için vazgeçilmez, göz ardı edilemez iki temel alanı işaret ederek,  “Eğitim ve kültür. Evet, eğitim ve kültür, yeni dönem yenileneceğimiz ve küresel rekabette artık yenilmeyeceğimiz iki önemli başlık olmalıdır. Eğitim ve kültür alanında öze ve özel değerlerimize dönülmesini arzuluyoruz. Büyük devlet olmak, büyük medeniyet olmak, büyük hedeflere sahip olmayı gerektirir. Güçlü devlet olmak, gücü, hakkı hâkim kılmak için kullanmaktan geçer. Osmanlı-Selçuklu-Emeviler güçlü ve hâkim devletlerdi. Güçlerini devlet organizasyonundan, devlet görevlilerinin hakkını ve hukukunu gözetmelerinden aldılar. Çağlarının gerektirdiği sistemi hayata geçirdiler. Bugün, Avrupa’nın güçlü devletleri olarak kabul edilen Almanya, Fransa ve İngiltere de benzer şekilde davranıyor. Kamu personel sistemi güçlü olan devletler, kamu görevlilerinin haklarında kaygı hissetmediği devletler. Bu noktada, güçlü Türkiye diyorsak, iş güvencesi noktasında tartışmaların olmadığı, kamu görevlilerinin iş güvencesini esnetme arayışlarının olmadığı bir süreci yakalamak zorundayız” ifadelerini kullandı.


                                                    İş güvencesi yeni Türkiye’nin sınır çizgisi

            İş güvencesinin Memur-Sen’in kırmızı çizgi olduğunu vurgulayan Yalçın, iş güvencesinin yeni ve güçlü Türkiye’nin kuruluşunun da sınır çizgisini oluşturduğunu dile getirdi. Yeni Türkiye yolunda ilerlerken küresel tezgahlara asla izin verilmeyeceğinin de altını çizen Yalçın “Yeni Türkiye, büyük Türkiye’den söz açılmışken, bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye büyüdükçe, milletimize ve devletimize yönelik operasyonların çapı da büyüyecektir. Bunu yakın geçmişte de gördük. Taksim Gezi Parkı ile başladılar. 17-25 Aralık darbe kalkışmasıyla devam ettiler. 6-8 Ekim olaylarıyla bir kez daha operasyona kalkıştılar. Beyaz Türklerle, Beyaz Kürtlerin iş birliğinin sonuç getireceğini sandılar. Yanıldılar ve yenildiler. Boyun eğmekten haz duydukları küresel baronlara ve onların sadık tetikçilerine kendilerini ispata kalktılar, başaramadılar. Türkiye, resmi ideolojinin ve müesses nizamın ötekileştirme iklimini ve aparatlarını hayatından çıkarıyor; Kürtlerin, Alevilerin, Romanların kimliklerini reddeden gaddar devlet anlayışını çöpe atıyor, yüzyılın en büyük birlik ve kardeşlik hamlesi olan Çözüm Süreci’ni yaşıyor. Siyasi bir proje olmayan, ‘milli ve yerli duruş’ olan Çözüm Süreci’ne Memur-Sen ailesi olarak destek veriyoruz. Tekemmül ettirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu aynı zamanda vesayeti derinleştirme aracı olan darbe anayasasından kurtulmamızı sağlayacak. Çözüm Süreci yeni Anayasa’nın önsüzüdür. Yeni Anayasa ise yeni Türkiye’nin önsözü ve yol haritasıdır. Yeni Türkiye ise, yeni dünya düzeninin, ‘Dünya 5’ten büyüktür iradesinin’ miladıdır” dedi.

 

 

                                          Teşvik paketlerini hayata geçirmenin zemini toplu sözleşmedir

 

“Türkiye, devlet ve millet olarak mahkûm edilmek istendiği dar elbiseyi yırtarken, kendisine vurulan prangalardan kurtulurken, birçok reformu hayata geçirdi” diyen Yalçın, şu şekilde konuştu: “Demokratikleşme paketleri açıklandı, uygulandı. Ekonomik paketler, teşvik paketleri açıklandı. Tarımsal kalkınma için, kırsal kalkınma için, KOBİ’ler, kadınlar ve gençler için ayrı ayrı destek paketleri açıklandı. Hayata geçirilen her paket bir olumsuzluğu, bir kara tabloyu ortadan kaldırdı. Milli gelir arttı, enflasyon azaldı. Ancak, bu paketlere bir yenisi daha eklenmeli. Evet, yeni dönemin ilk ve en kapsamlı paketi ‘sosyal paket’, ‘sosyal politika destek paketi’, ‘sosyal adaleti tesis paketi’ olmalı. Bu paket, kamu görevlilerini, emeklileri, asgari ücretlileri, taşeron işçileri kapsamalı; mali ve sosyal haklarında ilave artışlar ve yeni haklar getirmelidir. Bu paket, çalışanların vergi yükünü azaltmalı, çalışanları açlık ve yoksulluk sınırı arasından çıkartmalıdır. Bu teşvik paketlerini hayata geçirmenin en yakın zemini hiç şüphesiz toplu sözleşme masasıdır. Yeni Türkiye hedefinin ilk büyük organizasyonu, ilk paylaşım ve paydaşlık zemini Ağustos’ta gerçekleştireceğimiz 3. Dönem Toplu Sözleşme sürecidir. Biz bu toplu sözleşmede, toplu sözleşme masasının, ‘bütçe disiplini’ söylemiyle esaret altına alınmasını istemiyoruz. Bütçe disiplini ile adil paylaşım arasındaki dengenin gözetildiği bir toplu sözleşme arzusundayız. Toplu sözleşme, bütçeye yükü değil, aileleriyle birlikte 10 milyonu aşan kamu görevlilerine sağlayacağı imkânı esas almalıdır.”

                                                                      Güçlü Memur-Sen büyük Türkiye

                  7 Haziran’da milletin onayını alarak kamu işvereni sıfatıyla toplu sözleşme masasına oturacak yeni hükümetten; kamu görevlilerinin mali, sosyal ve özlük haklarına ilişkin beklentilerini karşılayacak bir yaklaşım beklediklerini de ifade eden Yalçın, “Takvime bakılırsa, yeni hükümetin ilk icraatı ‘Yeni Türkiye’nin ilk toplu sözleşmesi’ olacaktır. Türkiye’nin geleceğine ve gelişmesine katkı sunmayı hayat felsefesi kabul eden bir konfederasyon olarak; kavga zemininde rekabet değil, rekabet zemininde hizmet diyoruz. Güçlü ve demokratik bir ülke için güçlü sivil toplum diyoruz. Sosyal adalet, sosyal haklar ve özgürlükler diyoruz. Yüksek ahlak ve bilgi toplumu diyoruz. Umutlar istikbalde, istikbal köklerdedir diyoruz. Bütün insanlığın kurtuluşu olmayan bir kurtuluş bizim de kurtuluşumuz olamaz diyoruz. Güçlü Türkiye için güçlü Memur-Sen diyoruz. Bütün sendikalarımızla birlikte hareket ederek, soylu mücadelenin doğru adresi Memur-Sen’de, kararlı adımlarla güvenli yarınlara yürüyoruz” diye konuştu.

 

 

SARIGÜL: Memur Sen 5 inci olağan genel kurulu'nda oyumuzu kullandık Genel Başkanımız Ali Yalçın ile vedalaştık ve Bursa'ya döndük elhamdülillah.