Yazı
Yazar : Engin KOÇ
1080 Görüntülenme
Kendi Filminde Figüran Öğretmen
Engin KOÇ

Toplumsal hastalıkların kaynağı ve şifası EĞİTİM, 
bu alanın baş aktörü ise ÖĞRETMEN'dir. 
Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde önümüze gelen fırsatı değerlendirip öğretmeni, yetiştirme sürecini ve kariyer sistemini bütün olarak ele alan bir ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU (ÖMK) yapabilirdik.
Ancak dağ fare doğurdu.
"Göç yola bir çıksın hele...", "Eskiden bu da yoktu kardeşim, şükredin." gibi yaklaşımlar gördük.
Oysa diğer meslek kanunlarıyla kıyas götürmeyecek basitlikte, bir parmak bal misali mali iyileştirme dışında kadük bir kanun ÖMK.
Öğretmeni tarif etmiyor. Öğretmen yetiştirmeye dair bir yapı ön görmüyor. Hukuk ve Tıp puanları belli bir sınırda tutulurken, öğretmenlik fakültelerine giriş bu kanunla en azından 100 binin altına çekilmiyor.

Uzmanlık sahibi tüm mesleklerde sınav yapılırken öğretmenler sınavdan muaf tutulamaz diyen Sayın Bakanımızı ve benzer düşünen bürokratı/siyasiyi öğretmene kulak vermeye davet ediyorum. 

Uzman ya da Baş Öğretmenlik kariyeri elde edince öğretmenin yetkisi değişecek mi? Uzman Hekimin reçetesi ya da hasta sevkinde olduğu gibi öğretmen de  öğrenciyi akademik ya da mesleki liseye yönlendirse, bu dersten başarısız oldu, eksik kaldı, bir üst sınıftan ders alamaz dese bu itibar görecek mi? 
Uzman ya da baş öğretmen olmayan diğer öğretmenlere onun liderlik etme yetkisi olacak mı?
Zümre Başkanları Uzmandan mı olacak?
Okul yöneticileri Baş Öğretmenden mi olacak?
Bir baş öğretmen "pratisyen öğretmen bana nasıl amir olur?" derse ne cevap vereceksiniz?
Sadece 1. sınıf uzmanlığı mı olacak, 8. sınıf mı, yoksa 12. sınıf uzmanlığı mı?
Ezcümle öğretmenlik bir özel meslek grubudur. Rütbeciliğin esas kılınacağı bir meslek değildir.
O halde yetkiden iş sahasına, gelirden statü farklılığına kadar net özellikler getiren diğer meslekî uzmanlıklarla, uzman/baş öğretmenlik konusunu bir görüp "benzer sınava girmek zorundalar" demek öğretmenlik mesleğinden habersiz olmak demektir.

Başlık nerden icap etti derseniz,
Cumhuriyet tarihi boyunca Adalet, Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlarını inceledim.
60 civarındaki adalet bakanı, birkaç istisna isim dışında hukuk fakültesi mezunu.
Yine yaklaşık aynı sayıdaki sağlık bakanı bir iki istisna dışında tümüyle tıp fakültesi mezunlarından atanmıştır.
66 bakan görmüş Milli Eğitim Bakanlığı'na ise istisna sayılacak kadar (13-14 tane) öğretmen kökenli bakan atanmıştır. Yani 50'den fazlası hukukçu, işletmeci, asker, Gemi Mühendisi, akademisyen arasından atanmıştır.
Yetmez gibi 46 kere de eğitim programı değiştirilmiştir, bir kere bile öğretmene sormadan.

Doğa boşluk kabul etmez derler. Askeri vesayet gitti, 
Akademisyen vesayeti yerleşti devlete. Haliyle profesör her işten anlar. Öğretmen kim ki? 
Bunun için mesleki ve kişisel gelişimlerine katkı sunmayan eğitimleri öğretmene zorunlu kılmak, ekrandan okuyan donuk sıfatlı akademisyenlerle, işi karmaşık ve anlaşılmaz kılarak faydaymış gibi göstermek ve öğretmeni lisans üstü eğitimler konusunda parayla elde edilen belgelere yönlendirmek ülkeyi sadece OECD ülkeleri arasında istatistiksel olarak yükseltir. 
Bunun yerine yeni mezunları bu lisans üstü diplomayla mezun edip, mevcut öğretmenlere de  MEB kanalıyla lisans tamamlama programında olduğu gibi lisansüstü tamamlama / doktora programı oluşturmak bir formül olabilir.

YERLİ ve MİLLÎ bir ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROGRAMI kurma konusunda adım atılamamış olması, ülke siyasetinin ve iktidarlarının en büyük eksiğidir. Son yirmi yılda mevcut öğretmenlerin %75'i atanmış. 

Pozitivizmin ve J.Dewey, Gestalt, Maslow, Pawlov gibi yabancıların, dili de özü de yabancı kuramların ilahlaştırıldığı, sahadan kopuk, TÜRKÇE OLMAYAN bir eğitim sistemini esas alan eğitim fakültesi programlarına öğretmen yetiştirmeyi emanet etmek, Çernobilden sonra ekranda çay içmekle eşdeğerdir. 
Etkileri zamanla hissedilecektir.
Uzatmayalım...
* Öğretmenden MEB Bakanı yapılmayan ülkede öğretmeni muteber kılamazsınız.
*Öğretmeni, ona bir fayda/kazanım sağlamayan sistem için 70 puan barajlı bir sınava mahkum edemezsiniz.
*Öğretmenin yeterliliğini ölçmeye kalkmayı normal  gösteremezsiniz.
* Öğretmenler olarak mesleki gelişime açığız. Ancak sapla samanın karıştırılmasına ;kariyer derken bariyer yapılan sisteme karşıyız.

#EBS olarak, MEB'in sadece lisansüstü eğitim diplomalı öğretmeni düşünerek kaleme aldığı kariyer sisteminin tüm öğretmenlerimizi kapsayacak hale getirilmesini sağladık. 
Yukarıda saydığım gerekçeler dolayısıyla sınav yerine çalışma yılını ya da ortak akla hitap edecek makul bir kriteri esas alan kariyer sistemi talep ediyor, #MEBÖgretmeniniDinle diyorum.

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen