Haber
2014-08-08 09:16:29
Nihayet Cumhur, başkanını seçiyor

Nihayet Cumhur, başkanını seçiyor!

rotabursa.com’da yazan Numan Şeker, Memur-Sen olarak, Pazar günü ilk defa halkoyuyla seçilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde neden Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklarken, bir eleştiri de bazı basın mensuplarına yaptı… Şeker, “bizim destek açıklamamıza, böyle bir hakkımız olmadığı gerekçesiyle eleştirenler, Kamu-Sen’in destek açıklamasını görmezden geldiler” dedi

İşte Şeker'in O Yazısı

10 Ağustos 2014 Pazar günü ilk defa cumhur olarak, başkanımızı seçmek için sandığa gideceğiz. Sandık güzel bir buluşma yeridir. Aynı zamanda belirli zaman aralıklarıyla halkın tercihlerine başvurulduğu ve adaylarla seçmenlerin yüzleştiği bir platformdur. Son cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ü hariç tutarsak 91 yıldır Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu millete hep dayatılarak yapılmıştır. Seçim sandığını milletin önüne koymamak için, bir takım güçler her zaman milli iradenin önüne bariyerler koymuştur. Kimi zaman askerler muhtıra ile kimi zaman sözüm ona STK’lar (beşli çeteler), kimi zaman medya patronları, kimi zaman da iş dünyasının para babaları devreye girerek cumhurun iradesine engel olmuşlardır. Hatta o kadar ileri gitmişlerdir ki, çok azınlıkta olmalarına rağmen kendini elit kabul ederek bu ülkenin sahibi olduklarını iddia eden, sözüm ona Atatürkçü oluğunu ifade ederek ‘Benim oyum dağdaki çobanın oyuyla bir mi?’ diyerek kendini üstün görenler, sorulduğunda Atatürk’ün doğum tarihini bilemeyecek kadar cahil kişiler her zaman milli iradenin ortaya çıkmasına engel olmuşlardır.

İlk defa millet olarak Cumhurbaşkanını kendimiz seçeceğiz. Arada bir takım kurumlar olmadan, asker olmadan, meclis olmadan, dayatmalar olmadan. Ama bu noktaya kolay gelinmedi. Cumhur kendi iradesini ortaya koyarak 2009 yılında yapılan referandumda %69’la başkanını kendinin seçeceğine karar verdi. İşte bu karar neticesinde 10 Ağustos 2014 Pazar günü sandığa gideceğiz.

Sandığa giderken karşımızda değerlendireceğimiz üç aday var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve Sayın Selahattin Demirtaş.

Çatı adayı olarak küresel güçlerin milletimize dayattığı Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu değerlendirdiğimizde Kahire’de doğmuş, 27 yaşına kadar Türkiye’ye gelmemiş, okuduğu kıtanın İstiklal Marşı olduğunu bilemeyecek kadar bu milletin değerlerinden uzak, hiçbir projesi ve enerjisi olmayan bir profil karşımıza çıkıyor. Billboardlarda ‘Türk Milletinin Gururu’ olarak takdim ediliyor. Milletimiz adına ne yapmıştır ki bu gururu hak etmiştir?

Kendisini destekleyen kurum ve kuruluşlara baktığımızda resmen 13 siyasi partinin olduğunu görüyoruz. Yıllardır hiç bir araya gelmeyen, ideolojik olarak en uç noktalarda olan partilerin Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu için bir araya gelmeleri, dış güçler tarafından önceden planlanmış, dayatma bir proje olduğunu ortaya koymaktadır. Ana muhalefet ve yavru muhalefet genel başkanları hala cumhurbaşkanı adaylarının ismini doğru olarak öğrenememişlerdir.

Sayın Selahattin Demirtaş’a baktığımızda etnik bir tabanın adayı olmadığını ön plana çıkararak bu algıyı kırmaya çalışmaktadır. Olumlu ve yapıcı üslubu seçim stratejisi olsa da dikkat çekmektedir. Ümit ediyoruz ki bu yapıcı üslubu seçim sonrasında da devam ettirir.

Sayın Tayyip Erdoğan’a gelince Memur-Sen camiası öncülüğünde Milli İrade platformu olarak 15 Temmuz 2014 tarihinde 81 ilde kitlesel basın açıklaması yaparak 12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘Milletin Adamı’ Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğimizi kamuoyuna duyurmuştuk. Bu açıklamadan sonra 28 Şubat zihniyetine mensup bazı köşe yazarları Memur-Sen’in böyle bir açıklama yapmasını siyasete müdahale olarak gördüklerini, sendikaların böyle bir görevi olmadıklarını ifade etmişlerdir. Diğer taraftan Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleme kararı alan “Bursa Cumhur Girişimi” adına açıklama yapan Kamu-Sen’i görmemezlikten gelmiştir.

Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü Memur-Sen olarak Başbakan Erdoğan’ın adaylığına aşağıdaki sıralayacağımız ilkelerden dolayı destek veriyoruz:                                                                                                                                                              

İnşa ve ihyası için mücadele ettiğimiz medeniyet değerlerimiz, yakın tarihten çıkardığımız sonuçlar, medeniyet havzamızda yaşananlar, 12. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine çok daha büyük anlam ve sonuçlar yüklememizi de zorunlu hale getiriyor. Çünkü milletin oylarıyla seçilecek ilk Cumhurbaşkanı, kadim medeniyetimizin ihyası ve yeniden büyük Türkiye davalarının öncüsü olma sorumluluğunu da üstlenecektir. Milletin oylarıyla seçilecek 12. Cumhurbaşkanımız, istikbal, istiklal ve istikrar noktasında büyük bir ivme yakalayan ülkemizin demokratikleşme, sivilleşme ve özgürleşme yolculuğunun da liderliğini yürütecektir.  

Türkiye başka coğrafyaların yaralarını saran, mazlumlarına kol kanat geren, zulme ve zalime karşı sessiz kalmayan, proaktif diplomasiyi esas alan vizyoner bir ülke konumuna yükseldi. Cumhurbaşkanı adaylarının hem Türkiye’yi tanımak hem de Türkiye’de tanınmak yönüyle benzer durumda olmadıklarının bilincinde olarak, Türkiye’yi bilen, milletiyle ortak ya da benzer bir hayat öyküsüne sahip, milletle aynı sıkıntıları çeken, milletin sevinçlerini, gelenek, göreneklerini bilen ve medeniyetin değerlerini yaşayan ve yayan, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal dengelerini bilen ve yönetebilen bir cumhurbaşkanı istiyoruz. 

Cumhurbaşkanlığı konusunda Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kriterlere sahip adayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu görüyoruz. Bu kriterler de şunlardır: Vesayetle mücadele etme kapasitesi, demokrasiyi kurumsallaştırma hedefi olmalı. Küresel vesayetin bitirilmesinde cesur davranmalı ve muhataplarına meydan okuyabilmeli. İnsan hakları, insan onuru ve eşit vatandaşlığı önemsemeli, demokratikleşme sürecine hız katmalı ve demokrasinin kurumsallaşmasına katkı sağlayarak, sivilleşmeyi hızlandırmalı. Sivil toplum kuruluşlarıyla devamlı istişare halinde olmalı. Çözüm sürecini, devletin, ülkenin ve milletin birliğine dair hassasiyetleri koruyarak devam ettirmeli. Ekonomik istikrarın korunmasına ve ekonominin büyümesine katkı sunmalı. Bölgesel ve küresel risklere karşı inisiyatif almalı ve dünya mazlumlarının sözcüsü olmalıdır. 

Türkiye’nin siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal açıdan bugün ulaştığı seviyeye bakarak, geçmişte yaşanılan sıkıntı ve baskıları, devletin karşı karşıya kaldığı küresel operasyonları, millet-devlet arasında çıkarılan çatışmaları ve bunları çıkaranları unutmadık unutturmayacağız.  Üniversite kapılarından geri çevrilen genç kızlarımızı, Kur’an Kurslarına gidemeyen çocuklarımızı, başörtülü olduğu için memurluğu sona erdirilen bayan kardeşlerimizi, Kürt olduğu için ötekileştirilenleri, evladıyla Kürtçe konuştuğu için jandarma şiddetine maruz kalan anneleri, kesintisiz eğitim uygulamasıyla kendi çocuklarına ve gençlerine zulmeden devlet aygıtını, katsayı uygulamasıyla siyaseten kast sistemine dayanan eğitim sistemini bu ülkede yaşadık. Kendi vatandaşını tehdit olarak görüp darbe yapan, muhtıra yazan ceberrut devlet hüküm sürdü Türkiye’de. Bir yandan ötekileştiren devlet, diğer yandan kan pazarı kuran terör örgütü geri gelmeyecek otuz bin canımızı ve çözümsüz otuz yılımızı çaldılar. 28 Şubat’ın zulmünün etki ve travmaları hala tam olarak bitmiş değil. Evet, bugün bunların hiçbiri Türkiye’de sıkıntı olarak yok. Millet daha özgür, daha müreffeh, daha huzurlu. Yollarımız, havaalanlarımız, hastanelerimiz, üniversitelerimiz, köprülerimiz, barajlarımız her geçen gün artıyor. Hayat kalitemiz sürekli yükseliyor. Çözüm süreciyle birlikte terör ve terör mağduriyeti sona eriyor. Kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 sistemiyle çocuklarımız daha esnek tercihlerde bulunabiliyor. İmam-Hatip ortaokulları açıldı. Katsayı uygulaması sona erdi. Kız öğrencilerimiz başörtüsüyle eğitim görebiliyor ve kadın kamu görevlisi kardeşlerimiz kamu hizmeti sunabiliyor. Kamu görevlileri toplu sözleşme hakkına sahip kılınırken, işçilerin grev yasakları azaltıldı. Hak ve özgürlüklerin esas, yasakların istisna olduğu bir Türkiye var artık. Filistin’in, Arakan’ın, Somali’nin yardımına koşan bir Türkiye var. Türkiye, bölgesel ve küresel ölçekli konularda sözü dinlenen, tepkisi merak edilen bir ülke oldu artık."   

12. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye’nin bu dönüşüm hikâyesine, reformist sürecine, özgürleşme ve demokratikleşme iradesine, vesayetin deşifresine ve tasfiyesine öncülük eden siyasi hareketin liderliğini yapan, dünya mazlumlarının sesi ve nefesi Türkiye fotoğrafını ortaya çıkaran, zulme ve zalime karşı diplomasinin sahte nezaketine sığınmadan tepki verebilen, İsrail Devlet Başkanına 'one minute', otuz yıl terör estiren örgüte 'silahı bırak' diyebilen, çözüm sürecini sahiplenen 'milletin adamı' Recep Tayyip Erdoğan’ı 10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılacak seçimde bunlar için destekleyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminin milletimize hayırlı olması dileğiyle…

Selam ve Dua ile…

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen