Bursa 1 Şubesi

Genel Başkanımız Yalçın, Mavi Marmara'nın 10. Yılı Programına Katıldı

Mavi Marmara filosunun Gazze'ye insani yardım götürürken Uluslararası sularda İsrail askerleri tarafından saldırıya uğramasının üzerinden 10 yıl geçti. Mavi Marmara saldırısının 10 yılındaki anma etkinlikleri ise bu yıl pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştirildi. Sosyal Medya hesapları ve tv kanalları üzerinden yayınlanan programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın da katıldı.

 

 

İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organize ettiği ve Gazze'ye insani yardım taşıyan toplam 6 gemiye; Akdeniz'de, İşgalci İsrail'den 70-80 mil açıktaki uluslararası sularda 31 Mayıs 2010'da İsrail Savunma Kuvvetleri'nin yaptığı müdahalenin 10. yılında saldırıda hayatını kaybedenler online etkinlikle anıldı.

10 aktivistin şehit olduğu 50'den fazla kişinin ise yaralandığı Mavi Marmara'nın anıldığı programa Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Halid Meşal, Gazeteci Abdurrahman Dilipak, Nureddin Yıldız ve Filistin Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa katıldı.

Programda Ümit Sönmez'in canlı yayın konuğu olan Yalçın, Mavi Marmara'nın insani yardım götürürken insanlığın da yükünü taşıyan bir özgürlük hareketi olduğunu söyledi.

Bir emek hareketi olan Memur-Sen için Kudüs'ün neden önemli olduğuna dair soruyu yanıtlayan Yalçın, "Bu bir sendikal duruş. Neden? Gazze'ye yardım götürmek oradaki emekçilerin çığlığına ses vermek demek, 'Biz sizi anlıyoruz' demek. Her dilden, her renkten ortak vicdanın bir araya gelerek bir sivil itaatsizlik eylemi aslında. Gazze'ye nefes aldırmaya, insani yardım götürürken aynı zamanda oradaki temel hak ve hürriyetlerini kullanamayan insanlar için verilen bir mücadele aslında. Bunu sendikalar bir araya gelerek yapmış olsalardı da bir şey değişmezdi. Aslında insanlığın ulaşması gereken nokta burası. Bir mazlum ve mağdur varsa rengine diline meşrebine bakmadan acıları ile ilgilenmek, ortak bir vicdani duruş sergilemek gerekir" diye konuştu.

"Biz oradaki duruşu bir sendikal druşun parçası olarak görüyoruz" diyen Yalçın, "Filistin'deki sendikacılar hem ülkelerini savunmalarının derdindeler hem de emekçiler için uluslararası normlar istiyorlar hem emeklerin karşılığını istiyorlar. Aslında dünyadaki çatı kuruluşların, uluslararası emek örgütlerinin yapamadığını İHH ve aktivistler yapmıştır. Birleşmiş Milletler yapamadığını İHH ve aktivistler yapıyor. Bu açıdan Mavi Marmara önemli bir iş yapmış oldu" şeklinde konuştu.

Mavi Marmara'nın zalime karşı mazlumdan yana olma mücadelesi olduğunu vurgulayan Yalçın, "Bizim için sendikal mücadele öncelikle topyekun bir özgürlük mücadelesi ve dayanışmadır. Bir emek örgütü olarak; Filistinlilerin emeğinin iradesinin, yaşama mücadelesinin boğulmak istendiği vasata Mavi Marmara ile karşı çıkmış olmayı son derece önemsiyoruz" dedi.

Mavi Marmara'nın Memur-Sen'in "Yerelden evrensele soylu mücadele" mottosunun bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getiren Yalçın, "Bu yönüyle Mavi Marmara emperyalizme kapitalizme onunla beraber içine girdiğimiz amansız mücadelede güçlü bir destek ve tarihi arka bir plan sunuyor bize" diye konuştu.

Mavi Marmara'nın dünyanın sessiz kalmış vicdanının sesi olduğunu belirten Yalçın, "Orada dünyanın tamamnını rahatsız eden devlet görünümlü bir yapı var. Bunun tahammül edilebilir bir yanı da yoktu. Mavi Marmara da buna tahammül etmeyenler gösterdiği bir insani duruştu. Mavi Marmara insanlığa bir duruş gösterdi. Bizim Memur-Sen olarak mottolaştırdığımız bir görüşümüz var. Biz emek örgütleri olarak bir araya geldiğimizde şunu diyoruz. Farklı renklerden farklı dillerden ülkelerden olmamıza rağmen diyoruz ki, bizim ten rengimiz farklı ama ter rengimiz aynı. Göz rengimiz farklı ama gözyaşımız aynıdır diyoruz. Mavi Marmara işte bu anlayışın bir mücadele örneği" ifadelerini kullandı.

 

Mavi Marmara Küresel Emek Dayanışması Ufkumuza Ciddi Bir Katkı Sunmuştur

Mavi Marmara'nın Memur-Sen'in küresel emek dayanışması ufkuna ciddi bir katkı sunduğunu ifade eden Yalçın, Mavi Marmara'yı unutmanın zulme karşı dayanışmayı ve direnmeyi yok saymak olduğunu belirterek "Mavi Marmara'nın üzerinden 10 yıl geçmiş olabilir ama bu yeni nesle aktarılmalı. Nasıl ki Türkiye'de insalar 15 Temmuz'da bayrağın birliğin önemini anladılar Mavi Marmara da Kudüs'ün, Aksa'nın önemini ve mücadelenin ehemmiyetini ortaya koyan tarihi bir olaydır. Bu açıdan Mavi Marmara ruhunun mutlaka devam etmesi gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

Filistin'deki sendikal çalışmalara ve çalışma hayatına değinen Yalçın, "Gazze'de hayat normalmiş sunulmaya çalışıyor. Orada bir devlet kendi işlevklerini yerine getiremiyor. Dünya kamuoyu da buna sessiz kalıyor" diyerek Kudüs ve Filistin'i destekleyen Sendikalar Birliği'nin çalışmalarına değindi. Yalçın, "Memur-Sen olarak Hak-İş ile birlikte Kudüs ve Filitin'i Destekeleyn Sendikalar Birliği'nin içinde yer alıyoruz. Çeşitli oraizasyonlar ile emek örgütlerinin Kudüs'ün durumuna dikkat çekilmesi ve sürgündeki Filistinlilerin mesleklerini icra etmeleri konusundaki duyarlılığı harekete geçirmeye çalışıyoruz. Sürgündeki Filistinliler dünyanın hiçbir yerinde meslekleirni icra edemiyorlar. Uluslararası Çalışma Örgütü gibi çatı kuruluşlar bu konuda daha duyarlı davranmalı. Biz o yapıda bunları tartışıyoruz.Oradaki sendikacı arkadaşların yaşadığı zorluğun farkındayız. Belli bir mesafe aldık daha önemli nokalara gideceğimizi düşünüyorum" dedi.

Yalçın, Amerika'da George Floyd adlı siyahi vatandaşın Polis şiddeti ile öldürülmesine karşı başlayan protestoların da Mavi Marmara'daki evrensel mesajı paylaştığını vurguladı. Yalçın, "Amerika'da herkesin takip ettiği bir olaylar silsilesi var. Siyahi vatandaşın yaşadığı haksızlığa karşı herkes tepki göteriyor. Malcolm X'in 'Ben gerçeğin peşindeyim' dediği gibi oradaki insanlar gerçeğin peşindeler diyorlar ki 'Bu zulmü kabul edemeyiz' diyerek bir duruş ortaya koyuyorlar. Mavi Marmara'da Amerika'da yaşanan şu an ki insani refleksle ortaya konulmuş olan tavırla dünyanın farklı yerinde ortaya konan tavrı ile Rachel Corie'nin ortaya koyduğu tavır ile örtüşüyor" diye konuştu.

Memur-Sen'in daha önce Arakan, Keşmir, Bangladeş, Suriye gibi pek çok ülke için harekete geçtiğini Kudüs için de her zaman aktif olacağını ifade eden Yalçın, "Memur-Sen'in kurucusu Mehmet Akif İnan bir kudüs şairidir. Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu/Varıp eşiğine alnımı koydum/Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu" diyen Akif İnan'ın vasiyetini taşıyan bir emek örgütü olarak Kudüs konusunu son derece önemsiyoruz. Burayı bir açık hava hapishanesine çevrilmesini kimsenin kabul etmesi mümün değil. Mavi Marmara; tiyatrolara, filmlere, şarkılara etkinliklere konu olmalı ve daima taze tutulmalı diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.

 

Yıldırım: Bu Savaşlar Bitecek ve Ümmet Bir Gün Birleşecek

Canlı yayında konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, sivil toplumun öncülüğünde önemli mesafelerin katedildiğini belirterek "Türkiye'de eskiden sivil toplum Kudüs'ü konuşuyordu şimdi devlet Kudüs'ü konuşuyor. Sivil toplum Kudüs konusunda eylemler yaptı ve konuyu belli bir yere getirdi şimdi artık bunu devlet bazında konuşuyor. D-8 artık gündeme iyice gelmiş durumda. Hem askeri hem kültürel işbirliği İslam dünyasında konuşulur oldu. Araplar artık Uygur Türklerini konuşuyor, Türkler Kudüs'ü, Suriye meselesini konuşuyor" diye konuştu.

Türkiye'nin bölgede aktif rol aldığını belirten Yıldırım, "Türkiye'yi libya'ya Suriye'ye götüren anlayış Kudüs'ü kurtarma gayretidir. Tıpkı 1974'teki Kıbrıs barış harekatı gibi Kudüs'ün yolu açılmıştır" dedi.

Filistin halkının Mavi Marmara sonrasında Türk halkı ile bağ kurduğunu ifade eden Yıldırım, "Filistinliler Türkiye halkı bizim arkamızda diye düşünüyorlar. Filistin halkı Mavi Marmara'da Türk halkı ile Filistin halkının kanı karıştı diyorlar" dedi.

İsrail'in Batı Şeria ve Gazze'ye saldırmaya hazırlandığını söyleyen Yıldırım "Buradan halkımıza sesleniyorum uyumak yok, uyursanız kaybedersiniz. Her saldırıda dünyayı yokluyor diyorki acaba ben bu saldırıdan nasıl tepki alacağım. Bir gün bu savaşlar bitecek ümmet birleşecek ve Kudüs Müslümanların olacak" diye seslendi.