Bursa 1 Şubesi

YÖNETİCİ BULUŞMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ VE EBS BURSA AKADEMİ KURULDU

Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube, okul/kurum müdür ve müdür yardımcısı olan üyelerini merinos fuaye alanında buluşturdu. Mustafa Korkmaz'ın sunuculuğunu yaptığı program Kuran-ı Kerim okunmasıyla başladı. Üyelerin yoğun katılımıyla gerçekleşen "Yönetici Buluşması"nda Şube Başkanı Ramazan Acar yaptığı konuşmada "EBS Bursa Akademi"nin kuruluşunu da açıklayarak, içeriği hakkında bilgi verdi.

Eğitim Bir Sen'in proje ortağı olan İHH'nın Suriyeli mültecilere un yardımı konusunda bilgilendirme yapan Bursa İHH Başkan Yardımcısı Halil Asa da bir konuşma yaptı.

Şube Başkanı Ramazan Acar'ın şu şekilde konuştu

Eğitim Bir Sen, Hılfü'l-Fudûl (Erdemliler Topluluğu) nu örnek alarak kurulmuştur

Hz.Peygamberin Nübüvvet öncesi yönetiminde bulunduğu, nübüvvet geldikten sonra da bugün dahi çağrılsam o kutlu topluluğa katılırım; orda bulunuşumu bir sürü kızıl deveye değişmem dediği; Hılfü'l-Fudûl (Erdemliler Topluluğu) örgütlenmesi tarih sahnesinde onurlu yerini alan bir hak arama mücadelesiydi.

Kimsenin rengine, diline, dinine şekline bakmaksızın mazlum ve mağdurun hakkını arayan, onların hak ve hukukunu korumak adına bir araya gelen insanların oluşturduğu Erdemliler Topluluğunu kendisine örnek alan insanlar bu mücadelenin çağdaş versiyonunu oluşturmak için yola çıkıyordu.

Esnafın camı, kaldırımının taşı ile vandalistçe bir yaklaşımla sendikacılık yapılıyor olmasını kabullenemeyen ve Hılful Fudul'u kendisine örnek alarak 1992'de ülkemizde Eğitim Bir Sen'i kuruyor.

Sendikacılıkta örneği yine kendisi olan Akif İnan'ın Türkümüz dünyayı kardeş bilendir Gökleri insanın ortak tarlası dediği hiç kimsenin meşrebine ve mezhebine bakmaksızın göz yaşı ile alın terinin renginin aynı olduğu gerçeğinden yola çıkarak herkesi kuşatan ve kucaklayan yaklaşımla sendikacılığı yeni bir boyut kazandırdığı bu günde; bu iş sizin işiniz değil bu iş size göre değil diyerek umudu kırma çabası içinde olanlara aldırmadan  "Ölüm bir tohumsa kefen zarında/Gün olur fışkırır bir orman olur” diyecek kadar kararlı ve tutarlı davranarak bir çekirdekte bir filizi, bir filizde bir fidanı, bir fidanda bir ormanı düşleyerek başladığı yolculuk, Türkiyede 450 binlere yaklaşan üye sayısını Bursamızda oniki binleri aşmıştır, bu sayıyı oluşturan, teşkilat yöneticilerimizi ve üyelerimizi, bu kitleyi en kalbi muhabbetlerimle yürekten selamlıyorum.

Hilful fuduldan, fütüvvet teşkilatından,  ahilikten aldığı örnekleri, çağın idrakiyle güncelleyerek nev-i şahsına münhasır bir yapı olarak teşekkül eden Eğitimciler Birliği Sendikası, emeğin özgürlükle birlikte değerli olduğu bilinciyle önce insan hak ve özgürlüklerinin kâmil manada sağlanmasına yoğunlaşmış,insanı dikkate almayan her türlü iradeye baş kaldırmış sadece Türkiye’de değil  tüm Dünyada iradesine ipotek konulanların ve konulmak istenilenlerin, yani mazlumların hep yanında olmuştur.

Eğitim Bir Sen’in çeyrek asrı aşmış mücadelesine bakıldığında ucuz polemiklerin, siyasal itiş kakışların içinde olmadığı, yevmiye ile taş yontan bir taş ustası gibi değil de külliye inşa ettiğinin bilinciyle taş yontan bir taş ustası gibi ulvi bir hedef gözeterek hak ettiği değerlerini, millî iradenin hak hukuk ve alın terinin mücadelesini verdiği görülecektir.

Türkiye’de sendikacılık Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen'in sendikal bakış açısı ve davranışlarıyla nitelik kazanmış, milletin ve millet iradesinin karşısında pozisyon alan sendikal oluşum ve imkanlarla milletin değerlerine saldıran sendikaların gerçekleştirdiği sendikal zemini Eğitim Bir Sen ve Memur-Sen, Sendikacılığa kazandırdığı yeni boyutuyla birlikte zirvedeki yerini almıştır.

Peki Sendikacılık Nedir?

Sendikacılık bizim için üç boyutlu direnişin şerh edilmiş halidir.

 “Bir kötülük gördüğünüzde, onu elinizle düzeltin; eğer buna gücünüz yetmezse, dilinizle düzeltin; eğer buna da gücünüz yetmezse kalbinizden buğzedin; buğzetmek imanın en zayıf fiilidir.” tarafınız belli olsun diyen üç boyutlu direnişi önüne rehber olarak alan, iyilikleri önermenin kötülükleri önlemenin izdüşümüdür bizim için sendikacılık

Bizim sendikal anlayışımız bu minvalde yola çıkıldığından, mevcut sendikal anlayışa reddiye olarak çıkmıştır.

İnsan, emek, demokrasi, medeniyet, adalet ve merhamet eksenli sorumlu sendikacılığın yegane adresidir sendikamız.

Bu bağlamda, hikmet ve edep ekseninde; geçmişin bakiyesine ve köklerine sadık, hiç kimseyi ötekileştirmeden geleceğe emin adımlarla ilerleyen bir sendikacılık için bu davanın Bursa’daki yükünü omuzladığımız günden bu yana çalışmalarımızı bu çizgide sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz.

Sendikacılığa adımımızı attığımız ilk günkü heyecanla aynı coşkuyu yaşamış, aynı bedelleri ödemiş, aynı manevi iklimi teneffüs etmiş fertler olarak sendikamızın gelecekte daha güçlü olması ve "Yeniden Büyük Türkiye" inşasına katkı koymak için gayretimizi iki katına çıkarttık. İstişare odaklı yönetişim anlayışını, sendikamızın her kademesine hakim kılmaya çalıştık.

Çatısı altında bulunduğumuz sendikamızın üyesi olmaktan hem memnun hem de onurlu kitlenin yön verenleri olarak, değerler sendikacılığının Bursa teşkilatlanmasında bayrağı devraldığımız günden bugüne yoğun bir şekilde alanlarda gidilmedik kurum ve öğretmenler odası,görüşülmedik üye-eğitim çalışanı bırakmamaya gayret gösterdik. Toplumsal faydayı kişisel faydalara tercih etmek; ehliyet ve liyakati öncelemek için de çabalarımızı yoğunlaştırdık.

Birikimi ve tecrübesi olan dinamik bir kadro ile daha güzel işlere imza atacağımız inanç, azim ve kararlılığıyla hiç kimseyi dışlamadan yolumuza devam ediyoruz .

EBS Bursa Akademinin kuruldu

Projelerimiz arasında olan; EBS Bursa Akademiyi (yönetici akademisi, öğretmen akademisi,  eğitim çalışanı akademisi ve aile akademilerini) bugün hayata geçiriyoruz.

Eğitimde uzmanlık gruplarını oluşturmak ve bütün üyelerimize hukuk hizmetini daha verimli bir biçimde sunmak için yola çıkmıştık, hamdolsun haftanın dört gününe çıkararak hukuk hizmetimizi zenginleştirdik. Ar-Ge ve Uzmanlık ekiplerimiz vasıtasıyla anketler, çalışmalar, çalıştaylar, sportif faaliyetler ve seminerler düzenledik…

Bütün çalışmalarımızda adaletin neferleri olacağımızı, tüm üyelerimizin soru ve sorunlarını askıda bırakmayacağımızı, uzun yola hüküm giymenin sorumluluğu altında istikamet üzere olan bir kafilenin izinden çıkmadan, yeni bir ruh ve yeni bir yaklaşımla geçmişten geleceğe tarihi görevi üstlenmeye devam etmenin göstergesi olarak da gündemde olan hususlarla ilgili başkanlar kurulumuzda kararlaştırdığımız değerlendirmeleri sizlerle paylaşmak istiyorum şimdi inşallah.

Bu bağlamda;

-31 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilen mahalli idareler seçimleri milletimizin hukuka bağlılığını, siyasete güvenini ve demokrasiye verdiği önemi bir kez daha tescillemiştir. Demokratik sürecin milletin lehine işlemesi adına seçim sonuçlarının siyasi taraflar başta olmak üzere, toplumun tüm kesimlerince uzlaşma ve müzakere kavramları merkeze alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Seçim sonuçları, yerel politikaların belirlenmesinde toplumun bütün kesimlerinin muhatap alındığı, taleplere duyarsız kalınmadığı, sorunların tespitinin ve çözümlerinin ortaya konulmasının uzlaşma zemininde ele alınması gerekliliğine işaret etmektedir.

-Küresel güç olduğu iddiasındaki emperyalist yönetimlerce Kudüs, Golan Tepeleri, Venezuela, Doğu Türkistan, Suriye, Sudan, Yemen, Myanmar; Keşmir örneklerinde tezahür eden insan haklarının ayaklar altına alınmasını; büyük mücadeleler ve acılar pahasına elde edilmiş uluslararası hukuk düzeninin yok sayılmasını, saldırgan devletlerin, hukuk ve hak tanımazların, demokrasiyi kendi çıkarlarına keyfî yorumlayanların cezalandırılması yerine ödüllendirilmesini şiddetle kınıyoruz. İnsan haklarının dokunulmazlığına ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir uluslararası düzen yeniden tesis edilmelidir.

-Daha önce bazı ülkelerde yaşanan, son olarak Yeni Zelanda’da Cuma günü camilere yapılan vahşi bir saldırı sonucunda 50 kardeşimizin şehadeti, birçok kardeşimizin yaralanmasıyla bir defa daha gündeme gelen İslam karşıtlığını ve Müslüman düşmanlığını lanetliyoruz.

-Ülkemiz dâhil pek çok ülkenin maruz kaldığı küresel ve kitlesel göç sorununun, Batı’nın emperyalist ve sömürüye dayalı ikiyüzlü politikalarının sonucu oluşan iç savaş, insan hakları ihlalleri, ekonomik krizler, yoksulluk ve açlığın tezahürü olduğunun bilincindeyiz. Mazlumun ve mağdurun yanında olmanın medeniyet değerlerimizin temelinde yer aldığı gerçeğinden hareketle, insan ve Müslüman olmanın gereğini milletçe yerine getirmeye çalışıyoruz. Sendika olarak, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da tüm mazlum ve mağdurlar için, acının ve gözyaşının renginin aynı olduğu şuuruyla çaba göstermeye devam edeceğiz.

-Anlayışın, insani değerlerin ve insana saygının itibar kaybettiği bir dünyada, şiddetin korkutucu boyutlarda artarak genel bir ifade ve ilişki biçimine dönüştüğü bir ortamda eğitimciler, şiddetin en büyük mağduru olmaya devam etmektedir. Başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bütün eğitim camiası, siyasiler, mülki idareler, aydınlar, gazeteciler ve aileler, bu konuda büyük bir aile olduğumuz şuuru ve duyarlılığı ile sorumlu davranmalı; caydırıcı ve toplumu şiddetten uzaklaştıran hukuki ve idari tedbirler bir an evvel ele alınmalıdır.

-Eğitim çalışanları için toplu sözleşme masasına taşıyacağımız tekliflerin, mali hakların iyileştirilmesinin yanı sıra, ülkemiz eğitim sisteminin kalitesini ve sürdürülebilirliğini artıracak mahiyette olduğunun bilinmesini istiyoruz. Bu nedenle, toplu sözleşme sürecinin, ‘bütçe disiplini’ ve ‘mali yeterlilik’ esareti altına alınmadan, tekliflerimizin maliyetinden ziyade mahiyetinin konuşulduğu bir anlayışla sonuçlandırılması gerektiğini ifade ediyor; kamu işvereni sıfatıyla toplu sözleşme masasına teklif sunacak olan siyasi iradenin, toplu sözleşmeyi refahın adil paylaşımı için fırsat olarak gördüğünü ispatlayacak bir anlayış ve içerikle hareket etmesini bekliyoruz.

-Kamu görevlilerinin ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıları ve emekleri, çalışma hayatına ve kamu çalışma ilişkilerine yansımalı; yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları ek göstergeden yararlandırılmalı, tüm kamu görevlilerinin ek göstergeleri en az 600 puan artırılmalı, başta 3600 ek gösterge olmak üzere, verilen sözler ivedilikle yerine getirilmelidir.

-Ayrımcılığa ve haksızlıklara neden olan, personeli eşi ile işi arasında tercih yapmaya zorlayan sözleşmeli personel istihdamına son verilmeli, kamuda kadrolu memur statüsü esas alınmalı ve bundan sonra tüm atamalar kadrolu yapılmalıdır.

-Öğretmenlik mesleğinin statüsünün ve itibarının güçlendirilerek niteliklerinin geliştirilmesinin ön şartının öğretmenlik mesleğinin bütün yönlerini kapsayan sistematik bir düzenleme niteliğinde bir meslek kanunu olduğu bilinciyle; öğretmene destek olacak, resmî ya da özel eğitim kurumu ayrımı olmaksızın haklarını güvence altına alacak ve sorumluluklarının sınırını çizecek Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili adım ivedilikle atılmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir.

-Mevcut eğitim kurumu yöneticilerinin müktesep haklarının korunduğu, tecrübe ve birikimlerinin eğitimin verimliliğine ve okulların niteliğine yapacağı katkının dikkate alındığı bir eğitim yöneticiliği düzeninin kurulması elzemdir.

-Ülkemizin ve milletimizin ekonomik ve sosyal kalkınma mücadelesinde başat rol oynamasını arzu ettiğimiz üniversitelerimizin kendilerinden bekleneni karşılamaları için, iş güvencesini esas alarak akademik ve idari personeli birlikte kucaklayan katılımcı bir yükseköğretim kanunu çıkarılmalıdır.

-Eğitim ortamlarının verimliliğinin artırılması, kurumlarımızın daha nitelikli olması için büyük bir emek ve gayret ortaya koyan şef, memur ve hizmetlilerimiz başta olmak üzere, genel idare hizmetleri, yardımcı hizmetler sınıfı ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının çalışma şartlarının iyileştirilmesi, emeklerinin karşılığını eksiksiz alması, daha nitelikli bir hizmet üretebilmeleri için sorunlarının çözülmesi eğitim sisteminin geleceği açısından büyük bir önem arz etmektedir, gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.

-Kamu görevlilerinin kılık ve kıyafet özgürlüğü hakkı yasal güvence altına alınmalıdır. Hâlâ devam eden kısıtlama ve yasakların kaldırılması için başlattığımız serbest kıyafet eylemi kararımız, kamu görevlileri kılık-kıyafet özgürlüğüne kavuşuncaya kadar devam edecektir.

-Eğitim-Bir-Sen olarak, hak, özgürlük ve emek mücadelemizi yeni zeminlere taşıyarak; üyelerimizin, eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, ülkemizde demokratik zeminin güçlendirilmesi, emeğin saygınlığının ülkemizde ve dünyada artırılması için sendikal yürüyüşümüzü kararlılıkla sürdüreceğiz.

“Memur-Sen’i, Eğitim-Bir-Sen’i Büyütmek Umudu Büyütmektir”

15 Mayıs’ı sendikalar için sandık günüdür, teşkilat mensubu arkadaşlarımız üye çalışmaları için hassasiyet göstermeye devam etmelilerdir.Biz meşru olan haklarımız için mücadele ediyoruz. Memur-Sen’in büyümesi demek, emeklilerle birlikte 5 milyon kamu görevlisinin, aileleriyle düşündüğümüzde 20 milyona yakın insanın mali ve sosyal haklarının artması, kazanımlarının sürmesi demektir. Yarına dair umutlarını diri tutması, bugün problem olan konuların tıpkı geçmişte çözüldüğü gibi çözüleceğine dair inancını beslemesi demektir. Onun için ‘herkes üye olur ama bu kişi üye olmaz’ demeden, herkesin elinden yüreğinden tutmak mecburiyetindeyiz.

“Artık yeni süreçte,yenilenen fakat yozlaşmayan, dönüşen fakat eksenini kaybetmeyen, değişen, gelişen ve bu sayede değerini de yükselten bir sendikal kulvarın kurucusuyuz.Bulunduğumuz yerden varacağımız yere doğru daha güçlü adımlarla, kadim medeniyetimizden beslenen kararlılıkla hükmün hakikatle buluşmasına etki ve eşlik edeceğiz. Bilgiden hikmete yol alacağız, fikirden hakikate yöneleceğiz, iradeyi eylemle taçlandıracağız; irfanla, insanca yeni bir yolculuğa çağıracağız. İrfani bir kavrayış ve insani bir yürüyüşle, sendikal bilinçle ve sivil toplum örgütü direnci ile usulden esasa, ahkâmdan ahlaka, mevcuttan makbule doğru bir istikamet yürüyüşünde olacağız. İşte bu yürüyüş, Yeni Ufuklardan Yeni Umutlara düsturuyla olacaktır.