Bursa 1 Şubesi

BAŞARMAK EKİP İŞİDİR

ATİLLA OLÇUM: “İSTİŞARESİZ YAPILAN HER ŞEY ZEDE ÜRETİR”

NUMAN ŞEKER: “BAŞARMAK EKİP İŞİDİR”

 

 

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi’nin Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nda sendika üyeleri ve eğitimcilerle bir araya geldi. Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Numan Şeker, sendika olarak bin 500 üyeden 12 bin üyeye ulaşmadaki başarılarının altında yatan sırrın ekip işi olduğunun altını çizdi. Toplantıda ortaöğretime ve yükseköğretime giriş sınavlarında alelacele, istişare edilmeden yapıldığına dikkat çeken Atilla Olçum, “İnancımız gereği, ‘istişarede hayat vardır’ deriz. Dolayısıyla istişaresiz yapılan her şeyin ne kadar zede ürettiği de ortadadır” dedi.

 

Açılış konuşmasını Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Numan Şeker’in yaptığı Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’na üyeler yoğun katılım gösterdi. Bugünlere gelmenin birçok çalışmanın ve bedel ödemenin ürünü olduğunu belirten Numan Şeker, inancın tekeden süt çıkardığını ifade ederek, şunları söyledi: “Başarının temelinde inanmak vardır. Bin 500 üyeden, 12 binlere çıkarmak Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi’nin başarısının eseridir. Başarı ve zaferler tek kişi ile kazanılmaz. Ekip işidir. Bu vesile ile başta başkan yardımcılarım olmak üzere; İlçe Başkanlarına, yönetimlerine Kadın Komisyonlarına bütün teşkilatın uç beylerine teşekkür ediyorum.”

 

“ÇÖZÜMÜ ORTAK AKILLA ARAMALI, İSTİŞAREYİ ÖNEMSEMELİYİZ”

Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şubesi’nin Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’na katılan Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, eğitimdeki yeni düzenlemelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. İstişaresiz yapılan her şeyin zede ürettiğini belirterek ortaöğretime ve yükseköğretim giriş sınavlarında yapılan değişiklere işaretten eden Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, “Bugün okullarda öğrettiklerimiz 15-20 yıl sonra işlevsiz ve yetersiz hâle gelecektir. Bu nedenle, eğitimin felsefesinin, içeriğinin, metodunun, bileşenlerinin zaman içinde değişmesi gayet doğal hatta bir gerekliliktir. Ancak bu değişim alelacele günübirlik kararlarla olmamalı, eğitimciler arasında ve kamuoyunda tartışılmalı, eğitimin paydaşlarıyla istişare edilerek olgunlaştırılmalıdır” dedi. Mevcut kademeler arası geçiş ve sınav sistemi adalet ve eşitlik prensibini zedelediğinin altını çizen Atilla Olçum, “Sınav sistemi ve kademeler arası geçişteki sorunlar yumağı ve bunların belirtileri, geçmişte, dershane adıyla eğitim sistemine sonradan eklenen ve bugün asli unsurmuş gibi yapışıp kalan ve kendi içinde şekiller, türevler üreterek yayılan, hatta okullarımızı bile kendine benzemek zorunda bırakan bir kurumun ortaya çıkmasına sebep olmuş ve bunlar adeta okula alternatif bir kurum haline gelmiştir. Gerek kademeler arası geçişi gerekse sınav sistemini daha adil ve eşitlikçi hale getirmek için yapılacak her türlü iyileştirme ve değişikliğin eğitim sorunlarını azaltmasının vazgeçilmez bir şartı olduğu unutulmamalıdır. Bu şart, yerine getirilmediği sürece eğitim sistemimizde yapılacak hiçbir değişiklik, istenilen olumlu etkiyi göstermeyecektir” diye konuştu.

 

“YAZBOZ TAHTASINA DÖNDÜ”

Ortaöğretime ve yükseköğretime giriş sınavlarının yazboz tahtasına döndüğüne dikkat çeken Olçum, “Uzun yıllardır ortaöğretime geçiş konusunda pek çok sınav ve sistem değişikliğine gidilmiş; hemen hepsinde de mevcut sistemin öğrencileri okul dışı kaynaklara ve özel derslere yönlendirdiği, aile bütçesine ek külfet getirdiği ve okulu önemsizleştirdiği, öğrenciler üzerinde ciddi bir sınav kaygısı ve stresi oluşturduğu gerekçeleri öne sürülmüştür. Tek bir sınav yerine birden çok sınav telafisiyle yapıldığı için, TEOG ile birlikte sınavın öğrenciler üzerindeki baskısı azalmıştır. Bu durum, önceki sınavlarla kıyaslandığında olumlu ve başarılıdır. Ancak, TEOG yerleştirme sistemiyle birlikte bütün liseler sınavla öğrenci aldığı için yerleşme baskısı daha da artmış ve bu durum yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu süreçte, her okul TEOG taban puanına göre toplum tarafından başarılı ya da başarısız olarak etiketlenmeye başlanmıştır. Okulların çoğunun ‘başarısız’ olarak etiketlenmesi, öğretmenlerin de motivasyonunu olumsuz etkilemiştir. Daha kötüsü, başarı düzeyi düşük öğrencilerin toplu olarak bir yerde eğitim alması, başarısızlığı körükleyen bir faktöre dönüşmüştür” şeklinde konuştu.

 

“ASIL SORUN SINAVA GİREN ÖĞRENCİ SAYISI İLE YERLEŞEN ÖĞRENCİ ARASINDAKİ ORANDIR”

Benzer sorunun yükseköğretime giriş sınavında da yaşandığını söyleyen Atilla Olçum, “Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘değişiklik yapacağız’ ifadesine karşın, ‘değişiklik olmayacağı’ yönünde bir açıklama yapıldıktan birkaç gün sonra iki aşamalı ve çok oturumlu mevcut sınav sisteminin tek aşamalı hale getirileceğinin açıklanması, karar verme süreçlerinin sağlıklı işletilmediğini göstermektedir. Milyonlarca aile ve aday, bu açıklama sonrasında tedirgin olmuş ve bir belirsizlik içine girmiştir. Okulların açıldığı, bütün hazırlıkların tamamlandığı bir dönemde sınav sistemi değişikliği yapmak, büyük bir kitleyi ilgilendiren bir değişim kararının, yeterince olgunlaştırılmadan, kamuoyunda tartışılmadan bir sonuç olarak duyurulması, usul olarak yanlıştır. Bu usul yanlışlığı, önceki benzer kararların da kısa ömürlü olmasının birinci müsebbibidir” dedi. Yükseköğretime geçiş sistemindeki en önemli sorunun YÖK’ün yanlış politikaları sonucu yükseköğrenime yönelik talep ile yükseköğretim sisteminin arzı arasındaki uyumsuzluk olduğunu ifade eden Atilla Olçum, “Şu an yükseköğretime geçiş sistemindeki en önemli sorun, yeni ve radikal bir sınav sistemi ihtiyacı değildir. Sınava giren öğrenci sayısı ile yerleşen öğrenci arasındaki oran sorunudur. Üniversiteye giriş sisteminde iki aşamalı olan sınavı tek aşamaya indirmek ve ağırlıklı olarak temel matematik ve Türkçeyi esas almak, ortaöğretim ve yükseköğretimin mevcut sorunlarını çözmekten uzaktır. Dahası, önerilen model, eğitim sistemindeki sorunları büyütme riski taşımaktadır” diye konuştu.

 

“BAŞARIDA ÖLÇÜMLEME ÇOĞUNLUĞUN NİTELİKLİ BİR ŞEKİLDE HAYATA KAZANDIRILMASI OLMALI”

Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması için öncelikle mevcut yanlış inanışların sorgulanmasına fırsat verecek ortamları hazırlamanın gerekli olduğunu kaydeden Atilla Olçum, sözlerini şu cümlelerle tamamladı: “Ardından bu sistemin insancıl, adil ve eşitlikçi bir anlayışa göre yeniden düzenlenmesi için bir mutabakat sağlanmalıdır. Türkiye’nin eğitim sisteminin başarısı, sınavla öğrenci alan liselerdeki öğrencilerin başarılarından ziyade, bu liselerin dışına itilen çoğunluğun nitelikli bir şekilde hayata kazandırılmasıyla ölçülmelidir.”

 

Genişletilmiş İl Divan Toplantısı’nın ardından Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Bursa İl Temsilcisi Numan Şeker, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum’a hediye takdim etti.